Tıp dünyası çağımızın vebası kansere karşı pek çok formül üzerinde çalışıyor. Araştırmalara nazaran, ABD’de metastatik beyin tümörlerinden her yıl 180 bin ile 500 bin kişi hayatını yitiriyor. Bilim insanları bu nedenle beyin tümörünün tedavisi üzerinde ağırlaşmış durumda… Birebir cins tümör bile olsa herkese birebir tedavinin uygulanması artık gerçek bir yaklaşım olarak görülmüyor. ABD’de beyin tümörüne karşı getirilen aşı da bu yaklaşımın bir sonucu. Glioblastoma tümörüne karşı geliştirilen aşı, herkesin kendi tümöründen alınan bir kesimle üretiliyor. Gaye, hastaların hayat müddetini uzatabilmek.
Florence Nightingale Hastaneleri Nöroşirürji Kısım Koordinatörü Prof. Dr. Cengiz Kuday, tıp dünyasında beyin tümörlerinin tedavisi ile ilgili yeni bir yaklaşım belirlediğini kaydetti.
“ABD’de birtakım büyük merkezlerde tümörün moleküler yapısı inceleniyor. Ondan sonra tedavi yolu çiziliyor” diyen Prof. Dr. Kuday, tümörün cinsi birebir olsa da, iki farklı bireyde birebir tedavinin işe yaramadığını söyledi. Kuday, “Yani Ahmet ve Mehmet’in tümörü tıpkı bile olsa, tümör moleküler profili farklı. Bu ne demektir, hepsinin birebir tedaviye yanıtı farklı… Tıpkı tümörde biri üç ay yaşıyor da, başkası üç yıl yaşıyor. Bu nasıl oluyor? Tümör profilindeki farklılıktan ötürü… Her şahıstaki tümörün farklılığını ortaya koyan tahlil, ileri teknoloji gerektiriyor. Bu durum çok yeni. Türkiye’de bu inceleme şimdi yapılmıyor. Her tümöre birebir tedavi uygulanıyor. Zira bu profil yapısını incelemek daha yeni yeni ortaya çıktı. ABD’de de yalnızca birtakım büyük merkezlerde var” biçiminde konuştu.
Prof. Dr. Cengiz Kuday
‘Ezbere kullanılamaz’
Metastatik ve beynin kendi yapısından kaynaklanan (primer) tümörlerin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Kuday, şunları söyledi:
“Metastatik (başka organlardan beyne sıçrayan) tümörler sayıca daha fazla oluyor. Evvelce bu metastazlarda birden fazla olunca ameliyat etmezdik. Bugünkü konsept birden fazla da olsa teknik imkanlarımız kâfi. Bunların büyük bir kısmı tekrar ameliyat edilebiliyor. Yüzlerce değişik halde tedavi var. Kemoterapi birtakım hastalarda hiç yararlı olmuyor. Tıpkı cins tümör olsa da birinde yararlı oluyor, başkasında yararlı olmuyor. Ezbere de kullanılmaz. Zira yan tesirleri var. Bu profil yapılmadan kemoterapi yapmak ya da radyoterapi yapmak bana nazaran hakikat değil. Maalesef bugün radyoterapinin artı kemoterapinin beyin tümörlerindeki hayatı uzatma marjı çok kısa.”
‘Anne karnında tespit yapılabilir’
Nöroonkolojinin tümörün genetik moleküler yapısının incelenmesi ile şekillendiğini belirten Prof. Dr. Kuday, ileride anne karnındayken kişinin tümöre yatkın olup, olmadığının tespit edileceğini söyledi. Prof. Dr. Kuday, beyin tümörlerinde çıkarabildiği ölçüde cerrahinin, hâlâ ‘altın tedavi’ olduğunu vurguladı.
‘Aşı şimdi kesin değil’
Beyin tümörü aşısı ile ilgili Kalifornia Ucla Üniversitesi’nde büyük çalışmalar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kuday, oraya birçok kişinin son deva olarak müracaat ettiğini söyledi. Aşı çalışmalarında tıp dünyasının şimdi başlangıç kademesinde olduğunu tabir eden Prof. Dr. Kuday, “Aşı belirli tümörlere uygulanıyor. Kimi tümörler var, bunlar aşıya da hassas. Lakin kimilerinin ne aşıya ne ilaca hassasiyeti var” dedi.
“Bir sefer hastalara gereksiz ümit vermekten kaçınmak lazım. Şimdi her şey araştırma safhasında” diyen Prof. Dr. Kuday, “Aşı üzerinde çalışmalar var. Her toplantıda bunun bir kademe ilerlediğini de görüyoruz. Lakin rutin kullanımda olan bir aşı şimdi yok. Lakin muhakkak merkezlerde tümörün bir modülü alınıp, bir aşı hazırlanarak o tatbik ediliyor. Sonuçlar şimdi kesin değil” biçiminde konuştu.