Arkeologları bekleyen en büyük sürpriz ise konutların yıkılmış molozlarının altında kalarak can veren iki insan kalıntısı oldu. Bu beşerler bugüne kadar Tavşanlı’nın bilinen en eski sakinleri olması açısından değer arz ediyor. Çöken oda içinde ahşap bir raftan düştüğü anlaşılan kapların ve konut molozunun altında 15-18 ve 40-45 yaşlarında iki erkeğe ilişkin kalıntı bulundu. Yaşlı olan birey, odanın ortasında; genç olan ise kapıdan çıkmak üzereyken yıkılan molozun altında kalmış.
Savaş ihtimali
Yerleşim yerine yapılan muhtemelen ani bir atak sonucu yıkılan kentin, taarruza çok açık olan kuzeydoğu kenarındaki bu yapıda insanların meskenden kaçamadıkları anlaşılıyor. Hafriyatlarda bugüne kadar bulunan hançer, mızrak ucu ve ok ocu üzere tüm silahların da bu yıkım katmanından gelmesi sebebiyle diğer büyük bir gücün kenti kuşatma altına alarak yıktığı düşünülüyor.
Ateş sayesinde
Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal tarafından kazılan ve incelenen iskeletlerin çok yüksek ısıya ve şiddetli ateşe maruz kaldıkları anlaşıldı. Bu yüzden bu insan kalıntılarından birinde, kafatasının içindeki beyin, karbonize olarak korunmuş ve günümüze kadar ulaşmış. Genç olan bireyin göğüs ve karnı ortasında yeniden karbonize olarak günümüze gelmiş deri kesimleri da bulundu. Bugüne kadar Anadolu’da yapılan hafriyatlarda çok az sayıda da olsa beyin kalıntısı bulunmuştu. Lakin bu insan derisinin, Türkiye’de arkeolojik devirlerde bulunan birinci ve tek örnek olması açısından çok değerli olduğu belirtiliyor.
