Çubuk’daki taarruzun akabinde gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir ortaya gelen Kılıçdaroğlu, gelecekte mümkün şehit cenazelerine katılıp katılmayacağıyla ilgili “Görevimiz neyse o misyonumuzu yapacağız” dedi.
CHP başkanı, olay anını ve sonrasındaki gelişmeleri şöyle kıymetlendirdi: “Arkadaşlarımız bütün imajları izliyor, bakıyor, tespitler yapıyor. Köyde vatandaşlarla temasa geçtik. Yani işi yalnızca savcıya bırakmadık. Bunların kimlikleri ne bunların hepsini öğreneceğiz” tabirlerini kullandı.
(Hulusi Akar’ın kalabalığa ‘Mesajınızı verdeniz’ sözleri) O konuşmayı duymadım. Fakat tabii Hulusi beyefendi o atmosferin tesiri ile mi o konuşmayı yaptı, yoksa öteki bir münasebet mi vardı onu bilemiyorum. Bunu Hulusi beyefendiye sormak lazım. Çok farklı düşünmek istemiyorum. Kalabalık var, onların dağılması lazım, münasebetiyle bu türlü bir açıklama ile onların dağılmasını isteyebilir. Hasebiyle o atmosferin getirdiği bir konuşma olarak yorumluyorum.
KAOS İSTEYEN ÖTEKİ ÖGELER DA VAR
Türkiyenin olağanlaşmasını istemeyen, üzülerek tabir edeyim, siyasetçiler ve öbür ögeler da var. Türkiye’nin hızla olağanlaşması gerekiyor, çok önemli meseleleri var. Türkiye bilhassa dış siyasette üzerinde pazarlıklar yapılan bir ülke haline geldi. Bir ucunda Trump var, bir ucunda Putin var. Hasebiyle bu kadar sıkışmış bir Türkiye’nin en azından siyaset olarak ortak hareket etmeye, ortak reaksiyon vermeye gereksinimi var. Sonuçta bu ülke hepimizin ülkesi ve ülkede huzurun hâkim olmasını istiyoruz. Lakin bunu istemeyen diğer mecraların olduğunu, başka siyasetçiler olduğunu, çok ayrıştırıcı, çok kutuplaştırıcı, toplumda kin ve nefret tohumları eken telaffuzlarda bulunan siyasetçilerin olduğunu görüyoruz. Bunlar geçmişte de Türkiye’ye büyük ziyanlar verdi, bugün de korkarım ki aynı ziyanları vermek için kendilerine özel bir yol haritası belirlemişler. Bu Türkiye’nin geleceği açısından külfetli. Yani diğer ögeler derken, üç aşağı beş üst hepimiz varsayım edebiliriz. Türkiye de bir kaosun çıkması, Türkiye’de bir karışıklığın çıkmasını isteyen çok etraf var. Bu çevrelere müsaade vermemek lazım.
SOKAĞA MÜSAADE VERMEDİM
81 vilayette il liderlerimiz bir açıklama yapacaklar. Alanda, yani sokakta bir aksiyon yapılmasının gerçek olmadığını tabir ettik. Zira bu provakatörlere önemli fırsatlar tanıyabilir.
ZIRHLI ARACI İADE ETMİŞ
(Zırhlı makam aracını iade mi etti?) Hayli oluyor fakat, evet. Muhtaçlık duymadık. Doğal kurallar ne olur kestirmek güç. Kaideler bizi bir zırhlı araca binmeye mecbur ederse alırız. Bugün düşündüğümüz bir olay değil. Gerekirse kendi güvenliğimizi kendimiz de sağlayabiliriz.
(Genel Merkez’e özel tedbir var mı?) Talebimiz olmadı. Ancak şunu ben görüyorum, sabah gelirken yahut akşam çıkarken müdafaaların elinde bazen uzun namlulu silahlar oluyor. Demek ki bir duyum alıyorlar herhalde. O duyum nedeniyle biraz daha tedbirleri sıkılaştırıyorlar diye düşünüyoruz. Bazen ellerinde hiç silah yok, biz rahatlıkla gidip gelebiliyoruz. Bazen ellerinde uzun namlulu silahlar oluyor, bazen sayıları artıyor, bazen sayıları azalıyor
(Sığındığı evde) Diyaloglar yeterliydi. Aileden birisi Mansur beyefendiye oburu de AK Parti’ye oy verdiğini karı koca… Biraz korktular, ‘Evimiz yani taşlanır, yanar, yoksul biriyim burayı güç bela yaptık nasıl olacak ‘ diye paniğe kapıldı. Sonra oradaki polisler, müdafaalar, Emniyet Genel Müdürü; ‘Meraklanma o denli bir şey olmaz’ diye söylediler. Muhammet vardı çocuğu. Muhammet ile sonra ayrılırken vedalaştık, elimi öptü, ben de onu kucakladım. Küçük bir çocukları vardı, bir de 3 aylık bir çocukları vardı.
